Son dönemlerde uluslararası diplomasi sahnesinde dikkat çeken bir gelişme, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Kafkasya bölgesine yönelik attığı yeni adımlarla gerçekleşti. Trump, uzun süredir devam eden Azerbaycan-Ermenistan çatışmasını sona erdirmek amacıyla iki ülkenin liderleriyle bir araya gelerek bir barış anlaşmasına imza atma fırsatı sağladı. Bu anlaşmanın hem bölgesel hem de küresel etkileri, siyasi analistlerin gözünden kaçmadı. Peki, bu anlaşma gerçekten ne anlama geliyor? Trump'ın barış çabaları bölge için ne kadar umut vaat ediyor?
Azerbaycan ve Ermenistan, 1988 yılından bu yana Dağlık Karabağ bölgesi etrafında süregelen bir çatışma içindeydi. 1991 yılında başlayan bu çatışma, zaman içinde iki ülke arasındaki ilişkileri derin bir krize sürükledi. 2020 yılında yaşanan çatışmalar sonucunda Azerbaycan, Dağlık Karabağ bölgesinin büyük bir kısmını yeniden kontrol altına aldı ve bu durum, bölgede yeni bir askerî denge kurdu. Ancak, barış sağlanmadığı sürece bu denge sürdürülebilir değildi. Trump, bu zorlu süreçte sanal toplantılara ev sahipliği yaparak barış müzakerelerini hızlandırmayı başardı. 2023 yazında yapılan görüşmeler sonucunda, iki ülke arasında imzalanan anlaşma adeta bir dönüm noktası oldu.
Trump’ın desteği ile gerçekleşen bu barış anlaşması, birçok farklı boyutuyla dikkat çekiyor. Öncelikle, Trump’ın eski bir lider olarak bölgeye olan ilgisi, onun geçmişteki deneyimlerinin yanı sıra tüm dünyanın dikkatini Kafkasya'ya çekmeyi başardı. Anlaşmanın içeriği, özellikle iki ülkenin sınırlarının belirlenmesi ile ilgili yenilikler içermekte. Bunun yanı sıra, bölgedeki askeri varlıkların azaltılması ve ticari ilişkilerin geliştirilmesine yönelik adımlar da gündeme geldi. Analistler, Trump’ın Kafkasya'daki bu iniş çıkışına, ABD’nin bölgedeki askeri varlığını güçlendirme amacı ile bağlamakta. Bu durum, Rusya'nın etkisini azaltma ve Batı'nın bölgedeki stratejik gücünü artırma çabalarına yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Barış anlaşmasının işleyişi, iki ülkenin de iç politikalarına yansıma potansiyeli taşıyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, anlaşmanın hem kendi ulusları hem de bölgesel istikrar için ne denli önemli olduğunu vurgulamış durumda. Ancak, iç politikada muhalefetle karşılaşma olasılığı bu süreçte yatan bir tehlike olarak öne çıkıyor. Bazı Ermeni siyasi gruplar, anlaşmada yapılan bazı tavizlerin kabul edilemez olduğunu düşünerek protestolar düzenlemekte. Azerbaycan tarafında ise, toprak kazanımlarının kaybolmaması için dikkatli bir yaklaşım benimsenecek gibi görünüyor.
Sonuç olarak, Trump'ın Kafkasya'daki barış çabaları, yalnızca iki ülke açısından değil, aynı zamanda uluslararası diplomasi açısından da öne çıkan bir gelişme. Ne yazık ki, bu tür anlaşmaların kalıcı hale gelmesi zordur. Geçmişte yaşanan kırılmalar ve öngörülemeyen gelişmeler, her an her şeyi değiştirebilir. Ancak, Trump'ın yaptığı bu girişim, Kafkasya'nın geleceği açısından önemli bir umut ışığı olarak değerlendirilmektedir. Anlaşmanın başarısı ise, tüm ülkelerin bu yeni dönemde ne denli iş birliği göstereceğine bağlı olacak. Dolayısıyla, Trump'ın Kafkasya'yı gönüllü bir barış merkezi olarak yeniden şekillendirme çabası, uluslararası ilişkilere yeni bir yön verebilir.