FETÖ, Türk toplumunu derinden sarsan bir yapı olarak bilinse de, son yıllarda yürütülen başarılı operasyonlar sayesinde örgütün güncel yapılanması üzerinde önemli bilgiler edinilmiş durumda. Türkiye'deki 47 ilde örgütün nasıl bir yapılanmaya sahip olduğu ve hangi kişilerin bu hiyerarşinin içinde yer aldığı güvenlik güçleri tarafından ortaya çıkarıldı. Bu gelişme, hem FETÖ ile mücadele eden güvenlik birimlerinin hem de toplumun bilinçlenmesi açısından büyük bir önem taşıyor.
FETÖ'nün, Türkiye'deki varlığı 1970'lere kadar uzanıyor ancak 2016'daki darbe girişimi ile birlikte bu yapı büyük bir deşifre sürecine girdi. Örgüt, Türkiye genelinde, özellikle eğitim, sağlık ve medya alanlarında yapılanmalar kurarak kendisine geniş bir taban oluşturmuştu. Bu yapılanmalar, zamanla devletin kritik noktalarına yerleşerek, toplumu etkileme gücünü artırdı. Son deşifre edilen raporlar, örgütün telefon mesajları, gizli belgeleri ve içerideki işleyişine dair çok sayıda yeni bilgiyi saklayan kişiler arasındaki ilişki ağlarını da gözler önüne serdi.
Yapılan araştırmalara göre; FETÖ'cülerin en çok yoğunlaştığı iller arasında İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerin yanı sıra, Anadolu'nun çeşitli illeri de yer alıyor. Bu durum, FETÖ'nün yalnızca büyük şehirlerde değil, Türkiye'nin her köşesinde etkinliğini sürdürdüğünü gösteriyor. Özellikle 47 ilde deşifre edilen yapı, her ildeki yerel yöneticilerin, iş insanlarının ve avukatların FETÖ ile olan bağlarını gözler önüne seriyor.
Güvenlik güçleri tarafından elde edilen veriler, FETÖ ile mücadelede yeni bir yol haritası çizerken, sivil toplum kuruluşları ve halk bu konuda daha fazla bilinçlenmeye başladı. Örgütün günümüzdeki faaliyet alanları arasında yine eğitim ve finans sektörleri öne çıkıyor. Özellikle dershaneler ve özel okullar üzerinden yürüttükleri operasyonlar, hem topluma hem de devlete yönelik yeni tehdit unsurları oluşturuyor.
Güvenlik birimleri, yapılan araştırmalar sonucunda, FETÖ’nün gizli toplantılarında kullanılan kod isimler, iletişim yöntemleri ve günümüzde de aktif olan kara para aklama yöntemlerini de detaylı bir şekilde incelemeye almış durumda. Örgütün ekonomik yapısının köklerine inmek, dış bağlantılarını tespit etmek ve bu bağlantıları çökertmek, Türkiye’nin güvenliği açısından büyük önem arz ediyor. FETÖ’nün uzun vadeli hedefleri arasında yer alan devletin içine yerleşme çabalarının kökünü kazıma adına ele geçirilen bu bilgiler, güvenlik güçlerinin elini güçlendiriyor.
Ülke genelinde yürütülen operasyonlar, güvenlik güçlerinin bu yapılara karşı daha sistematik bir yaklaşım geliştirmesine zemin hazırlıyor. FETÖ'nün deşifre edilen yapısıyla ilgili raporlar, hem toplumun bu konuda bilinçlenmesini sağlayacak, hem de adalet mekanizmasının hızlı bir şekilde devreye girmesine katkıda bulunacak. Bu bağlamda, toplumun her kesiminin, devlete ve güvenlik güçlerine karşı daha duyarlı olmaları ve bu tür olaylarda ihbar mekanizmalarını devreye sokmaları oldukça önemli.
Sonuç olarak, FETÖ'nün 47 kentteki güncel örgüt yapısının deşifre edilmesi, bu tehlikeli yapının köklerinin kazınması adına atılan büyük bir adım olarak değerlendiriliyor. FETÖ ile mücadelede atılacak adımların güçlendirilmesi, toplumda yeniden güven ve huzurun tesis edilmesi için kritik bir öneme sahip. Güvenlik güçlerinin bu noktada halkla iş birliği yapması, bilinçlendirme faaliyetlerine ve sosyal projelere önem vermesi, terörün her türlü yönüyle mücadelede belirleyici olacaktır.