Son günlerde artan göçmen akınları, dünya genelinde birçok ülkenin gündeminde birinci sırada yer alırken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki açıklamaları dikkat çekti. Göçün ardında yatan sebepler konusunda değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, sorunun asıl kaynağının Batılı ülkeler olduğunu savundu. Ülkelerinin göçmen krizinden etkilenmekte olduğuna dikkat çeken Erdoğan, Batı’nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki politikalarının bu durumu derinleştirdiğini öne sürdü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göç dalgasının nedenlerini değerlendirirken, Batılı ülkelerin siyasi ve ekonomik müdahale politikalarını ön plana çıkardı. Özellikle 2011 yılındaki Arap Baharı sonrası başlayan kargaşanın, birçok insanın ülkelerini terk etmesine neden olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bu kargaşa, Suriyeli kardeşlerimizin yanı sıra, diğer bölgelerdeki halkların da hayatlarını olumsuz yönde etkiledi. Batılı ülkelerin burada oynadığı rolü görmezden gelemeyiz” diye belirtti. Türkiye, bu süreçte milyonlarca mülteciyi kabul ederek örnek bir dayanışma sergiledi ancak bu yükümlülüklerin daha adil bir şekilde paylaşılması gerektiğine de dikkat çekti.
Türkiye, şu anda dünyada en fazla mülteci barındıran ülke konumundadır. 2019 verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 3.6 milyon Suriyeli mülteci yaşamaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumun sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın sorunu olduğunu vurguladı. "Uluslararası toplum, sorumluluklarını yerine getirmelidir. Türkiye’nin durumu artık tek başına yönetilebilir bir hale gelmemektedir" diyen Erdoğan, diğer ülkelerin mülteci alımında daha etkin rol oynaması gerektiğini sözlerine ekledi. Sadece Batılı ülkelerin sorunun çözümüne katkı sağlaması gerektiğini belirten Erdoğan, Avrupalı liderlere çağrıda bulunarak, sınırların bu kadar sıkı tutulmasının insanların hayatlarını tehlikeye attığını ifade etti.
Erdoğan’ın açıklamaları, ülkemizdeki mülteci sorununun daha geniş bir perspektifle ele alınması gerektiğini ve tüm dünyanın sorumluluk alması gerektiğini bir kez daha gündeme getirdi. Zira, göçmen akını kıtanın demografik yapısını değiştirebilirken, aynı zamanda ekonomik ve sosyal dengesizliklere de yol açıyor. Türkiye’nin bu süreçteki rolü sadece bir geçici barınma noktası olmaktan çıkmalı, uluslararası toplumun daha adil ve etkin bir işbirliği içinde hareket etmesi gerektiği gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın göç sorunu hakkında yaptığı değerlendirmeler, hem Türkiye’nin hem de diğer ülkelerin alması gereken önlemlere dair önemli ipuçları sunuyor. Yerel ve ulusal yönetimlerin mülteci politikaları, sadece ülkemizin sınırları içinde değil, uluslararası alanda da güçlü bir yansıma bulmalıdır. Göçmen sorununu çözmek adına eksiksiz bir uluslararası anlayış ve işbirliği şarttır. Erdoğan’ın bu konudaki çıkışları, belki de Batı’yla olan ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor ve uluslararası toplumun birlikte hareket etmesinin önemini bir kez daha hatırlatıyor.